1 Ocak 2009 Perşembe

MEMEDEKİ KİTLELER VE MEME KANSERİ (Soru CeVAP)

GİRİŞ

Memelerinizde herhangi bir kitle veya değişiklik fark ederseniz, birçok kadın gibi telaşa kapılırsınız. Aklınıza ilk gelen düşünce, bunun kanser olabileceğidir. Muhtemelen hemen hekimi ararsınız, belki de korkularınızın doğrulanacağından korkarak randevuyu geciktirirsiniz.

Böyle bir durumda kendinizi huzursuz veya morali bozuk hissetmeniz doğaldır, kontrol için en kısa zamanda harekete geçmeniz gereklidir. Bununla birlikte, memedeki çoğu kitlenin kanser olmadığını da bilmelisiniz. Eğer kitle kanserse, tedavi ve sağkalım açısından erken tanı çok önemli bir anahtardır. Çok erken evrede kanser belirlenen kadınların %95’i, hatta daha fazlası hastalık belirtisi göstermeden 10 yıldan fazla yaşamaktadırlar. 10 yıldan uzun yaşayanların gerçekten tam olarak iyileşip iyileşmedikleri kesin değildir, ancak çoğunun iyileştiği düşünülür.

Meme kanseri %65-70 oranında bizzat kadınlar tarafından belirlendiğinden, kendi kendine meme muayenesi tüm kadınların öğrenmesi gereken yaşam kurtarıcı bir tekniktir. Erken tanıda önemli noktalardan biri de mammografidir. Bu, memedeki kitle henüz hissedilmeden önce belirlenmesini sağlayan bir röntgen tekniğidir. Ancak mammografinin kendi kendine meme muayenesinin (KKMM) yerini tutmayacağı unutulmamalıdır. Hiçbir tanı testi %100 doğru sonuç vermediğinden, bazen mammografi ile saptanamayan tümörler KKMM ile belirlenebilir.


Bu yazının amacı, meme kanserinden korunma, kanserin erken tanısı, iyi huylu kitleler, meme kanseri ve tedavisine ilişkin en sık sorulan sorulara yanıt vermektir.




Soru: Meme dokusu normalde nasıldır?
Yanıt: Meme dokusu yağ, bağ dokusu (destek doku), salgı bezleri, lob adı verilen 15-20 bölüm ve bunun daha küçük bölümleri olan lobüllerden meydana gelir. Lob ve lobüller, meme ucunda sonlanan, kanal adı verilen ince tüplerle birbirine bağlanır. Bu yapıların yoğunluğu her kadında farklı olduğundan memelerin büyüklüğü, şekli ve hissi de farklıdır; bu nedenle normal bir meme tanımı yapmak imkansızdır.
Kadının meme dokusu yaşamı boyunca değişiklikler gösterir. Yaş, adet dönemleri, gebelik, bebek emzirme, doğum kontrol hapları ve menopoz meme yapısını etkileyebilir. Bir kadın için KKMM ile kendi normal meme dokusunu tanıması ve meydana gelebilecek değişiklikleri anlayabilmesi çok önemlidir. Bir değişiklik farkederseniz, korkunun sizi hekime başvurmaktan alıkoymasına izin vermeyiniz.


Soru: Mememde anormal bir kitle olup olmadığını nasıl anlayacağım?
Yanıt: Düzenli olarak KKMM yaparak kendi normal meme dokunuzu tanıyacak, böylece değişiklikleri farkedebileceksiniz. Daha önceki meme muayenelerinizde hissetmediğiniz kitleler normal değildir. Adet kanamanızdan birkaç gün önce veya kanama sırasında hissedilen kitleler genellikle kistlerle (bir kesede sıvı toplanması) ilgili olup kanama sona erdiğinde bu kitleler de geriler (küçülür). Eğer tekrar muayene ettiğinizde kitle hala kaybolmamışsa, hekime başvurunuz.


Soru: Mememde bir kitle olursa hangi hekime başvurmam gerekiyor?
Yanıt: Bir jinekologa veya aile hekiminize başvurmanız gerekiyor; hekim biyopsi gerektiğini düşünürse sizi bir onkologa gönderecektir.


Soru: Hangi kadınlar meme kanseri açısından daha risklidir?
Yanıt: 50 yaşındaki veya daha yaşlı olan kadınlar; yakın akrabalarında (anne, kız kardeş) meme kanseri olanlar; çocuğu olmayanlar veya ilk çocuklarını 30 yaşından sonra doğuranlar; daha önce meme kanseri olanlar, meme kanseri açısından daha risklidirler. Ancak yine de tüm kadınlarda meme kanseri riski olduğu unutulmamalıdır. Son zamanlarda, çok sayıda “kanser geni” keşfedilmektedir. Örneğin; bazı meme kanserli hastalarda BRAC1 ve BRAC2 geninde sorun olduğu saptanmıştır. Bu bilimsel çalışmalar, kanserin daha çok kalıtsal olduğu izlenimi vermektedir; ancak uzmanlar tüm kanserlerin sadece % 5 – 10’ unun kalıtsal olduğunu tahmin etmektedirler. Kanserler çok büyük oranda, diyet gibi çevresel faktörler sonucu oluşan genetik hasara bağlıdır.


Soru: Tehlikeli olabilecek kitleleri saptayabilmek için ne yapmalıyım?
Yanıt: Düzenli olarak, aşağıda belirtilen kendi kendine meme muayenesi yapmalı ve mammografi çektirmelisiniz.

Kendi Kendine Meme Muayenesi (KKMM)
Tüm meme kanserlerinin % 65-70’i bizzat kadınlar tarafından saptandığından, 20 yaşın üzerindeki kadınlar KKMM yapmayı öğrenmelidir. KKMM’nin ne sıklıkta yapılması gerektiğine dair çok kesin bir bilgi yoktur, ancak meme dokunuzun görünümünü ve özelliklerini tanıyabilmeniz için birçok uzman bunun ayda bir kez yapılmasını önermektedir. Böylece aydan aya meme dokunuzda oluşabilecek değişiklikleri fark edebilirsiniz. Normalden farklılaşmayı erken fark edersiniz. Adetten kesilmediyseniz KKMM için en uygun zaman memedeki şişlik ve hassasiyetin azaldığı dönem olan adetin başlangıcından bir hafta sonraki dönemdir. Adet görmüyorsanız, örneğin ayın ilk günü gibi akılda kalabilecek belirli bir gün belirleyiniz.



Kendi kendine meme muayenesi şu şekilde yapılır:
Bir aynanın karşısına geçiniz. Her iki memenizi alışılmışın dışındaki özellikler (meme ucundan akıntı, cildin çekilmesi, büzüşmesi) yönünden gözleyiniz. Sonraki iki adım memelerin şekil ve sınırları ile ilgili değişiklikleri fark edebilmek içindir. Bunları yaptıkça göğüs kaslarınızın gerildiğini hissedebilmelisiniz.
Ellerinizi ensenizde birleştirerek başınızı öne doğru iterken aynada memelerinize dikkatle bakın.
Ellerinizi belinize koyarak sıkıca bastırın, belinizi geriye doğru iterken omuz ve dirseklerinizi ileri doğru itin. Bazı kadınlar bunun devamı olan adımları duşta yapmaktadır. Eller sabunlu ciltte daha kolay kaydığından parmaklarınızın altındaki dokuya daha fazla konsantre olabilirsiniz.
Sol kolunuzu kaldırın. Sağ elinizin üç veya dört parmağıyla sıkıca ve dikkatle bastırarak sol memenizi muayene edin. Memenin dış bölümünden başlayarak parmaklarınızın düz bölümüyle küçük daireler çizin, memeyi dıştan uca doğru küçük dairelerle inceleyin. Tüm memeyi muayene ettiğinizden emin olun. Alışılmışın dışında bir kitleye karşı dikkatli olun.
Meme ucunu yavaşça sıkarak akıntı olup olmadığını kontrol edin. 4 ve 5. Adımları sağ memeniz için de uygulayın. Aynı adımları yatar pozisyonda da tekrar edin.
Sol kolunuz başınızın altında, sol omzunuz bir yastıkla desteklenmiş olacak şekilde sırtüstü uzanın. Bu pozisyon memeyi düzleştirerek muayeneyi kolaylaştırır. Daha önce anlatılan dairesel hareketleri burada da tekrarlayın. Aynı şeyi sağ meme için tekrar edin.


Mammografi
35 – 39 yaşlarındaki kadınlar, daha sonra meme dokularında meydana gelebilecek değişiklikleri karşılaştırmak için, mammogram çektirmelidir. Bunun ne sıklıkta yapılacağına ise, meme muayenesi yaptıktan ve mammogramınızı inceledikten sonra hekiminiz karar verecektir. 40 – 49 yaşlarındaki kadınlar için, her yıl veya iki yılda bir mammografi önerilir. 50 yaşından sonra, her yıl mammografi önerilir (aylık KKMM ve yılda bir hekim tarafından yapılan meme muayenesine ilave olarak). Mammogram ile KKMM sırasında hissedilemeyecek kadar küçük olan tümörler saptanabilir.


Soru: Mammografi radyasyon açısından riskli midir?
Yanıt: Mammografi ile alınacak radyasyon miktarı dikkate alınmayacak kadar düşüktür.


Soru: Meme nasıl muayene edilir?
Yanıt: Hekiminiz meme muayenesini çeşitli şekillerde yapabilir:
Palpasyon memenin fizik muayenesidir. Hekim dokuları değerlendirmek için her bir memeyi elleriyle muayene eder.
Mammografi, meme dokusunun görüntüsünü bir film veya kağıt üzerine almak için düşük dozda radyasyonun kullanıldığı bir görüntüleme tekniğidir. Bu teknik, bir kitlenin kanserli olup olmadığını belirlemede yardımcı olabilir. Genellikle kitle elle hissedilmeden önce mammografi ile saptanabilir.
Ultrasonografi meme dokusuna yüksek frekanslı ses dalgalarının gönderildiği bir yöntemdir. Bu dalgaların yansıması, elektronik olarak memenin iç dokusunun görüntülerine dönüştürülür. Bu yöntem daha çok bir kitlenin katı bir kitle mi, yoksa bir kist mi olduğu konusunda fikir verir. Kitlenin kanserli olup olmadığı konusunda bilgi vermez.
Biyopsi bir kitlenin gerçekten kanserli olup olmadığını belirlemek için gereklidir. Bunun için kitlenin tümü veya bir bölümü çıkarılır. Çıkarılan doku, kanserli olup olmadığını belirlemek için patolog tarafından mikroskop altında incelenir.


Soru: Memedeki kitleyi incelemek için kullanılan diğer biyopsi türleri nelerdir?
Yanıt: Biyopsi, kanserli olup olmadığını anlayabilmek için, tanı amacıyla bir kitlenin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Çok sayıda biyopsi türü vardır. En yaygın olanı tüm kitlenin alındığı eksizyonel biyopsi veya lumpektomidir. Sadece kitleden küçük bir parça alınacaksa, işlem insizyonel biyopsi adını alır. Bu yöntem genellikle tümör büyük olduğunda ve basit bir eksizyonla çıkarılamadığında uygulanır. Son olarak da, kitleden birkaç hücrenin alındığı “iğne aspirasyonu” yöntemi vardır. Bu yöntem genellikle, hekim muayenesi ve mammografi sonucunda kitlenin kanserli olabileceğinin ve büyük bir operasyon gerektirdiğinin düşünüldüğü durumlarda kullanılır.


MEMENİN İYİ HUYLU KİTLELERİ


Soru: En yaygın iyi huylu tümör türleri nelerdir ve bunlar nasıl tedavi edilir?
Yanıt:
Fibrokistik değişiklik (fibrokistik hastalık) iyi huylu meme kitleleri ile ilgili en sık karşılaşılan durumdur. Kanser değildir, ancak periyodik hormon değişikliklerine bağlı iyi huylu bir değişikliktir. Bu kitle veya kistler, genellikle adet kanamasından önce büyüyen ve hassaslaşan içi sıvı dolu keselerdir. Kistik hastalık genellikle 35- 50 yaş arasındaki kadınlarda görülür. Genellikle her iki memede, çok sayıda ve farklı büyüklüklerdedir. Kistler daha çok memenin koltukaltına yakın bölümünde görülür ve meme dokusu içinde hareketlidir. Menopoz sonrası bunlar genellikle daha az görülür, hatta tamamen kaybolur. Çoğu fibrokistik değişiklik özel bir tedavi gerektirmez. Aslında, bunların etkili bir tedavisi yoktur. Kistler büyükse, içindeki sıvı alınabilir. Durum sık tekrarlarsa cerrahi operasyon düşünülebilir.
Fibroadenomlar en fazla 20 – 40 yaş arasında görülür. Bu iyi huylu tümörler genellikle ağrısızdır. Sert ve elastik, hareketli, sıklıkla yuvarlaktır. Tedavisi cerrahidir.
Travmatik yağ nekrozu yaşlı kadınlarda ve çok büyük memeli kadınlarda görülür. Bu memeye olan darbeler sonucu görülebilir, ama sıklıkla kadınlar bir travma hatırlamazlar. Darbe, meme dokusundaki yağın iltihaplanmasına, yuvarlak ve sert bir kitle haline gelmesine neden olur; ağrı olabilir veya olmayabilir. Bazen meme cildi kızarır veya morarır. Bu durumun kanserle bir ilgisi yoktur.

Uyarı: Bir kitle bulursanız, buradaki tanımlamalara dayanarak kendi başınıza tanı koymaya çalışmayın. Hekiminizle kontrol edin.


Soru:
Kitleler değişir mi?
Yanıt: Bazı kitleler, özellikle kistler, boyut olarak değişiklikler gösterir. Örneğin; adet kanaması bittikten sonra kist küçülebilir. Ancak kitlenin boyutlarındaki değişikliklerin kanserde görülebileceği belirtilmelidir. Kitlenin katı bir tümör mü, bir kist mi olduğunun cerrah tarafından araştırılması önerilir. Cerrah kitlenin alınması mı, izlenmesi mi gerektiğine karar verecektir.


Soru: İyi huylu meme hastalığım olursa, bu durum meme kanseri riskimi artırır mı?
Yanıt: Fibrokistik hastalık ile kanser arasında kesin bir ilişki olduğuna dair bir veri yoktur. Ancak, bazı iyi huylu lezyonların prekanseröz olduğu (kansere dönüşebileceği) düşünülür. Biyopsi ile iyi huylu değişiklikler saptandığında, hekime değişikliklerin türünü ve sizin kanser riskinizi artırıp artırmadığını sorunuz.


Soru: Memedeki ağrı ne anlama gelir?
Yanıt: Çoğu kadın adet döneminde memelerinde hassasiyet, ağrı ve kitleler hisseder. Bu normal hormonal değişikliklerle ilgilidir. Bu rahatsızlık genellikle kanamadan sonra geçer. Ayrıca bu belirtiler menopoz sonrası dönemde de görülebilir. Fibrokistik değişiklikler de ağrıya neden olabilir. Eğer memelerinizde geçmeyen bir ağrı olursa, hekiminizle konuşunuz.


Soru: Meme başımda akıntı farkedersem ne yapmalıyım?
Yanıt: Eğer bebek emzirmediğiniz halde meme ucunuzda akıntı (berrak, kanlı vs.) varsa hemen hekiminize gitmelisiniz. Akıntının nedenini bulabilmek için bir parça sıvı alınarak laboratuvarda analiz edilebilir.


Soru: Gebelik sırasında mememde kitleler olursa endişe duymalı mıyım?
Yanıt: Gebelik sırasında, süt bezleri şişer ve memeler büyür. Gebeyken meme muayenesi güç olduğundan, kitleden şüphelendiğinizde, gecikmeden hekime başvurunuz.


Soru: Fibrokistik değişiklikleri önlemek için yapabileceğim bir şeyler var mı?
Yanıt: Şu anda, fibrokistik hastalığı önlediği kanıtlanmış bir yöntem yoktur; ancak belirtileri azaltabileceği düşünülen yöntemlerle ilgili bazı çalışmalar vardır. Bir araştırmaya göre, kahve, çay, bazı içecekler ve çikolatada kafeinden kaçınma, kistik değişiklik belirtilerini azaltabilir. Özellikle adetin 14. gününden sonra olmak üzere tuz alımının azaltılması önerilmektedir. Ancak bu önlemlerin hiçbirinin etkinliği kanıtlanmış değildir; bunları uygulamadan önce hekiminizle görüşmek isteyebilirsiniz.



MEME KANSERİNİ ÖNLEMEDE YAŞAM ŞEKLİ DEĞİŞİKLİKLERİ

Soru: Yaşam şekli ile ilgili hangi faktörler meme kanseri gelişmesine neden olur?
Yanıt: Genelde, kanserlerin % 60-70’inin diyet ve sigaradan kaçınma ile önlenebileceği
belirtilmektedir. Özellikle meme kanserinde, yaşam şekli ile ilgili birçok risk faktörü olduğu düşünülmektedir:

Diyet: Laboratuvar çalışmaları ve insanların yeme alışkanlıkları ile ilgili çalışmalar, yağlı diyetlerin diğer kanserler gibi meme kanseri riskini de artırdığını göstermiştir. Ayrıca alkol de, meme kanseri riskini artırmaktadır.
Şişmanlık: Bilimsel veriler şişmanlığın (kişinin ideal kilosundan %20 fazla olması) meme kanseri riskini artırdığını göstermektedir.
Hareketsiz yaşam: Bilimsel çevreler, az da olsa egzersizin meme kanseri riskini azaltabileceği konusunda hemfikirdir.

Meme kanserini etkileyen birçok faktör kontrol altında tutulamasa da, yaşam şeklinizle ilgili riskleri kontrol etmek sizin elinizdedir. Bu nedenle, kontrol edemediğiniz faktörlerin etkisi yanında neler yediğinizi de gözlemelisiniz. Aşırı yemekten kaçınmalı ve hemen her gün orta düzeyde egzersiz yapmalısınız. Alkol kullanıyorsanız, ılımlı miktarda almalısınız (kadınlar için günde en fazla bir kadeh).


MEMEDE KANSERLİ KİTLELER

Soru: Meme kanserinin uyarıcı belirtileri nelerdir?
Yanıt: Memede kitle veya meme dokusunda kalınlaşma, memenin şeklinde değişiklik, meme ucundan akıntı, meme ucunun bir tarafa doğru çekilmesi, cilt rengi veya dokusundaki değişiklik, şişme, kızarıklık veya sıcaklık artışı.

Soru: Meme kanseri nedir?
Yanıt: Meme kanseri, meme dokusunda kanserli hücrelerin bulunduğu bir hasatlıktır. Normalde, vücudun tüm bölümlerindeki hücreler, büyümeyi sağlamak veya yıpranmış dokuları onarmak için belli bir düzen içinde çoğalırlar (bölünürler). Meme kanserinin özelliği ise, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz ve anormal bölünmesidir. Bu hücreler tümörden koparak komşu dokuları istila edebilir ve vücudun uzak bölümlerine de kan ve lenf sistemi yoluyla yayılabilir. Bu sürece metastaz (sıçrama) denir. Hücrelerin bölünme hızı ve şekline göre değişen çok sayıda çeşitli meme kanseri vardır.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Soru: Tanı ve tedavide “iki aşamalı prosedür (işlem)” ne anlama gelir?
Yanıt: “İki aşamalı işlem” tanı amaçlı biyopsi ve tedavi kararları anlamına gelmektedir. 1980’den önce, meme kanseri şüphesi olan hastalar, biyopsi ile kanser şüphesi doğrulandıktan sonra ameliyat edilmekteydiler. Cerrahlar ameliyatın gecikmesi halinde kanserin yayılacağına inandıklarından, bu tek basamaklı biyopsi – ameliyat yöntemini uyguladılar. Ancak bu düşünce kanıtlanmamıştır; ve artık günümüzde biyopsi ile ameliyat arasındaki birkaç gün veya bir hafta gibi kısa bir sürenin yayılmaya neden olmayacağı bilinmektedir. Bu kısa süre size kendinizi duygusal olarak ameliyata hazırlama, sunulan tedavi seçeneklerini düşünme ve belki de ikinci bir görüşe başvurma şansı verecektir.

Soru: Tedavi yöntemi nasıl seçilir?
Yanıt: Tedavinin türü ve süresi, kanserin türüne ve sizin sunulan seçenekler arasında yaptığınız seçime bağlıdır. Meme kanserinin seyri birçok faktöre göre sınıflandırılır (evrelendirilir). Bu faktörler tümörün yeri ve büyüklüğü, tek bir kitle olup olmadığı, koltukaltı lenf bezlerine yayılıp yayılmadığı, vücudun diğer bölümlerine yayılıp yayılmadığıdır.

Soru: Meme kanseri cerrahi olarak (ameliyatla) nasıl tedavi edilir?
Yanıt: Cerrahi tedavinin türü ve şekli kanserin evresine göre belirlenir. Hekiminiz seçenekleri size sunacak ve sizinle birlikte uygun tedaviye karar verecektir. Seçenekler şunlar olabilir:
Lumpektomi (eksizyonel biyopsi veya geniş eksizyon da denir) ile memedeki kitle ve etrafındaki bir miktar doku alınır. Ardından genellikle ışın tedavisi (radyoterapi=şua tedavisi) uygulanır.
Kısmi veya segmental mastektomide tümör, etrafındaki bir miktar doku, biraz da tümörün altındaki kasları saran dokular alınır. Çoğu vakada ardından radyoterapi uygulanır.
Total mastektomide tüm meme dokusu çıkarılır. Bazen az sayıda koltukaltı lenf bezi de alınır ve kanser yayılımı açısından değerlendirilir.
Yenilenmiş radikal mastektomide tümör, tüm meme dokusu, koltukaltı lenf bezleri, göğüs kaslarını örten dokular ve bazen de bir miktar göğüs duvarı kası alınır. Bu, meme kanserinde en sık uygulanan yöntemdir.
Radikal mastektomi 70 yıldır meme kanserinde standart tedavi olarak uygulanmaktaydı. Bu yöntemle tüm meme dokusu, göğüs kasları, koltukaltı lenf bezleri tamamen alınır. Bu yöntem günümüzde nadiren, sadece kanserin göğüs kaslarına yayıldığı durumlarda uygulanmaktadır.

Soru: Cerrahi ile birlikte uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir? Destek (adjuvan) tedavi nedir?
Yanıt: Destek tedavi, tümörün nüks olasılığını azaltmak amacıyla cerrahiden sonra uygulanan tedavidir. Destek tedavi, vücudun diğer bölümlerine yayılmış olabilen ve röntgen ya da tarama ile belirlenemeyen mikroskobik kanser hücrelerini harap etmek amacıyla uygulanır. Destek tedavinin üç türü vardır:
Radyasyon tedavisi: Lumpektomi, segmental veya kısmi mastektomi sonrası uygulanan bir seçenektir.
Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek için çeşitli ilaçların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Özellikle nüks riskinin yüksek olduğu durumlarda (örneğin; kanserin koltukaltı lenf bezlerine yayıldığı durumlarda), meme kanseri nüks riskini azaltmak için kullanılır. Kemoterapi hızlı bölünen hücreleri öldürür; kanser hücrelerini öldürürken bazı normal hücrelerin de ölümüne neden olur. İlaçlar kan dolaşımına karışır, tüm vücudu dolaşır, böylece meme dışındaki kanser hücrelerini de öldürebilir. Yan etkiler her ilaçta farklı olup hafiften şiddetliye kadar değişiklik gösterir. Hekiminiz tedavinize başlamadan önce sizinle ilaçların olası yan etkileri konusunda görüşecektir.
Hormon tedavisi: Kanser hücreleri östrojen veya progesteron reseptörü içeren kadınlarda uygulanan bir yöntemdir. Hormon tedavisi ile hormonların çalışma şekli değiştirilir veya cerrahi tedavi ile hormon üreten organlar (yumurtalıklar gibi) çıkartılır. Yaklaşık 5 yıldır, erken dönem tamoxifen adlı bir ilaçla hormon tedavisi uygulanmaktadır. Uzun süreli kullanımda yan etki olarak rahim kanseri görülebilmektedir; bu nedenle hekiminizle uzun süreli kullanımın yararları ve riskleri konusunda görüşmelisiniz.

Soru: Hormon reseptör durumu nedir?Yanıt: Bu, tümör hücrelerinin hormonlara, özellikle östrojen ve progesterona duyarlılığını ölçen bir laboratuvar testidir (Östrojen reseptör durumu veya ER ya da progesteron reseptör durumu veya PR olarak bilinir). Kanserin hormon tedavisi ile tedavi edilip edilmeyeceği konusunda hekime fikir verdiğinden testin sonuçları önemlidir. Test bütün meme kanserlerinde rutin olarak yapılır. Ancak size yapılıp yapılmadığından emin olmak için hekime sormanız iyi olur.
NÜKS, SAĞKALIM VE SEYİRSoru: Meme kanserinde nüks ve sağkalım oranları nedir?Yanıt: Meme kanserli kadınlarda nüks ve sağkalım oranı, büyük oranda kanserin tanı konduğu andaki evresine ve tedavisine bağlıdır. Tümörün büyüklüğü ve lenf bezlerine yayılıp yayılmadığı muhtemelen en güvenilir göstergelerdir. Ayrıca hormon reseptör durumu ve yaş, gebelik öyküsü, aile öyküsü gibi faktörlerin de hastalığın seyrinde etkileri vardır. Tümörü küçük olan (2 cm den küçük), lenf bezlerine yayılmamış olan ve östrojen reseptör test sonucu yüksek oranda pozitif olan kadınlarda sağkalım oranları çok yüksektir. Kemoterapi ve hormon tedavisindeki (tamoksifen) son gelişmeler, tümör çapı büyük olan, lenf bezlerine yayılmış olan ve hormon reseptör test sonucu negatif olan bazı kadınlarda dahi sağkalım oranını artırmıştır. Sonuçta, rekürran (nükseden) meme kanseri de, başlangıçtaki kanser gibi, erken tanı konursa ve tedavi edilirse başarılı tedavi şansı yüksektir. Bütün nükslerin %60 'ı ilk tedaviyi takiben ilk 3 yılda, %20'si sonraki 2 yıl içinde ve %20'si de daha ileriki yıllarda ortaya çıkar. Tedavinin ardından ilk 5 yıl içinde sık sık muayene olmalı ve daha sonra da düzenli muayenelere devam etmelisiniz.

MEME REKONSTRÜKSİYONU (MEMENİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI)

Soru: Kime meme rekonstrüksiyonu yapılabilir?Yanıt: Eğer meme ameliyatı geçirmişseniz ve sağlığınız genel olarak iyiyse rekonstrüksiyon yapılabilir.Soru: Meme ameliayatından ne kadar sonra rekonstrüksiyon yapılabilir?Yanıt: Bazı cerrahlar rekonstrüksiyondan önce, meme ameliyatından kalan izin iyice iyileşmesi gerektiğine inanırlar ve cerrahi sonrası 3-6 ay beklemenizi önerirler. Bazıları ise, meme dokunuz alınırken yeni bir meme yapmayı tercih ederler. Kemoterapi veya radyoterapi gerekiyorsa, birçok plastik cerrah bu tedavileri tamamladıktan sonra rekonstrüksiyon yaptırmanızı önerir. Ayrıca rekonstrüksiyonu, memenin alınmasından yıllar sonra da yaptırabilirsiniz.Soru: Rekonstrüksiyonda ne yapılır?Yanıt: Meme rekonstrüksiyonunun başlıca 3 türü vardır; sizin için en uygun olanı, geçirdiğiniz meme ameliyatının (mastektomi=memenin alınması) türüne bağlıdır.
Basit rekonstrüksiyonda göğüs kaslarında oluşturulan bir cep içine sentetik bir madde yerleştirilir ve bu meme implantı ciltle kaplanır.
Latissimus dorsi rekonstrüksiyonu, memeniz alındıktan sonra yeterince göğüs kası ve cildin kalmadığı durumlarda uygulanır. Bu işlem ile sırtınızdan alınan cilt, kas ve diğer dokular meme bölgesine nakledilir. Yeni memeyi şekillendirmek için kaslarının altına bir implant yerleştirilir.
Rectus abdominus rekonstrüksiyonu ise, memenin alınması sırasında çok fazla cilt ve kas dokusu alınmışsa uygulanır. Cerrah karın bölgesindeki iki yatay kastan birini, cilt ve yağ dokusuyla birlikte meme bölgesine nakleder. Genellikle bir implant gerekli olmaz.
Ayrıca meme ucu ve areolanın (uç etrafındaki koyu renk bölgenin) da yeniden yapılması mümkündür.



İyileşme ve Başetme

Soru:Meme kanseri cerrahisi sonrası iyileşme ne kadar sürer?Yanıt: İyileşme süresi yaşınız, kanserin evresi ve geçirdiğiniz ameliyatın büyüklüğü gibi bir çok faktöre bağlıdır. Yenilenmiş veya radikal mastektomi yapılanlar dahil birçok hasta, herhangi bir sorun gelişmezse 5-7gün içinde taburcu olabilmelidir. Hastaların çoğu taburcu olurken kendi başına giyinebilmekte, banyo yapabilmekte ve kişisel bakımlarını sürdürebilmektedir. Kadınların çoğu ameliyattan 4-6 hafta sonra normal aktivitelerini sürdürebilmek için gereken kol ve omuz hareketlerini yapabilmekte; üç ay içinde de tüm hareketleri ağrısız olarak yapabilmektedir.Altı ay içinde de çoğu kadın eski gücüne kavuşabilmektedir.Soru: Meme kanserli hastalar için en stresli dönemler nelerdir?Yanıt: Siz de birçok meme hastası gibiyseniz, en zor dönemleriniz kitleyi fark ettiğiniz dönemin hemen sonrası, ameliyatın hemen sonrası ve taburculuktan sonraki 3-4 aylık iyileşme dönemi olacaktır. Meme kanseri olan kadınlar çaresizlik, inkar, korku, huzursuzluk, öfke, suçluluk, depresyon ve yas gibi güçlü duygular hissederler. Zamanla bu duyguların çoğunluluğunun değişeceğini bilmelisiniz. Ayrıca destek tedavi ve yan etkileriyle ilgili endişeleriniz olabilir. Aileniz de endişeli olabilir ve baş etme konusunda yardıma gereksinim duyabilir. Bu duygular ve gereksinimler normaldir. Ailenizin ve sizin yardıma gereksinim duyduğunuz her konuda yardım almalısınız. Size ve ailenize, kanserle ve tedavisiyle başetme konusunda yardım edebilecek gerek bölgesel gerek ulusal birçok organizasyon ve destek grup vardır. Bunun için kitapçığın sonundaki "ilave kaynaklar " bölümündeki listeye bakınız.

Soru: Eşim veya partnerim hastalığımı ve tedavisini nasıl karşılayabilir?Yanıt: Partneriniz de muhtemelen hastalığınızla ilgili olarak sizinle aynı duygu ve endişeleri paylaşacaktır. Yapılan bir çalışmada katılanların %81'i eşinin memesi alınırsa destek olacaklarını; meme ameliyatı sonrası sevgilerinin azalmayacağını belirtmişlerdir. Meme kanseri ve memenin alınmasına seksüel ve duygusal uyumda en önemli faktör eşler arasındaki iletişimdir. Yanlış anlamaları önlemek için her iki taraf duygularını yaşamalı; bu yaralayıcı olayla ilgili öfke ve yas duygularını ifade etmelidir.


Çeviri: Zeliha Tülek, MSc. İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu
İç Hastalıkları Hemşireliği ABD

Kaynak: http://www.adnanaydiner.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sende yaz...

Diğer Sayfalarıda Dolaşın